kalmak

kalmak
kalmak <-ır>
vi
1) bleiben
2) übrig bleiben
yapacak başka bir şeyim kalmadı es blieb mir nichts anderes übrig
takatim kalmadı ich habe keine Kraft mehr
3) (konaklamak) bleiben, sich aufhalten
4) schule (sınıfta) sitzen bleiben
5) (işlemez duruma gelmek) stehen bleiben
araba yarı yolda kaldı der Wagen ist auf halber Strecke [o dem halben Wege] liegen geblieben
6) (ertelenmek)
gitmemiz cumaya kaldı unsere Abreise ist auf den Freitag aufgeschoben
7) bana kalsa, ... wenn es nach mir ginge, ...
bana kalırsa siz yanılıyorsunuz meiner Meinung nach täuschen [o irren] Sie sich
8) verbleiben
üç gün(ümüz) daha kaldı es verbleiben (uns) noch drei Tage
9) yola çıkmamıza üç gün kaldı es sind noch drei Tage bis zu unserer Abreise

Sözlük Türkçe-Almanca kompakt. 2015.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Schlagen Sie auch in anderen Wörterbüchern nach:

  • kalmak — kalmak, bırakmak I, 41, 45, 68, 85, 110, 219, 294, 362, 370, 376, 384, 409, 410; I I, 25, 250; III, 30, 49, 156 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • kalmak — nsz, ır 1) Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. T. Buğra 2) Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. O. C. Kaygılı 3) de Konaklamak, konmak Hemen… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kalmak — çin ve moğul cinsinden bir ulus ismi dir, kalmuk dahi denir …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • payidar kalmak (veya olmak) — kalmak, yok olmamak, yaşamak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır. Atatürk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkada kalmak — 1) geriden gelmek, geride kalmak 2) değerce ileride olanların arkasında kalmak, ileri gidememek, geride kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sipsivri kalmak — herkesin çekilmesiyle yalnız kalmak veya ortada kalmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş başa kalmak — (bir kimseyle veya şeyle) biriyle veya bir şeyle yalnız kalmak Odanın kapısını sürmeleyip kitaplarımla baş başa kalmak saatini dört gözle beklerdim. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ortada kalmak — 1) yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak 2) güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak 3) bir şeyi hiç kimse üzerine almamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yaya kalmak — 1) istediği şeyi yapamaz duruma gelmek Yetişmiş adamları, pek çok paraları olanlar bile bu yolda yaya kalıyorlar. M. Ş. Esendal 2) binecek bir şeyi olmamak 3) yardımcısız kalmak İddiası sosyal adalet ilkesi bazında oldukça yaya kalmıştı. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • arkaya kalmak — geride kalmak, sonraya kalmak, geriden gelmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yüzüne hasret kalmak — (bir şeyin) o şeyden yoksun kalmak, hasret kalmak Burada yağdan yumurtadan geçtik, ekmek yüzüne hasret kaldık. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”